“Meditasyon” kelimesini sıkça duyar olduk. Öyle ki ruhunun derinliğine inmek isteyen – istemeyen herkes konuyla ilgili ucundan kıyısından bir fikre sahip. Meditasyon, nefes egzersizleri ve benzeri tekniklerle zihnin bir noktaya odaklanıp bedenin rahatlatılabildiği, kan basıncını düşüren, stresi azaltan, olumsuz düşüncelerden uzaklaşmayı sağlayarak endorfin salınımını yükselten bir arınma biçimi olarak tanımlanabilir. Akıl ve beden üzerindeki sakinleştirici etkisine ilaveten meditasyonun, anksiyete (kaygı) bozukluğu olan insanlarda stres düzeyini azaltabildiği de iddia ediliyor. Tüm bunlar meditasyonla ilgili yaygın olarak bilinen veriler. Fakat, meditasyon esnasında oluşan görüntüler her zaman sevgi, barış, mutluluk içerikli görüntüler değil.
Ağırlaşma safhası
Zen Budizminde üçüncü gözle bakış esnasında deneyimlenebilen ve istenmeyen yoğunluktaki duyguları ya da algı bozukluklarını tanımlayan “makyo” kavramı meditasyonun pek söz edilmeyen etkilerine verilebilecek başlıca örneklerden biri. Derin meditasyon sırasında kişinin kafa karıştırıcı, mistik bir halüsinasyon dünyasına sürüklenebildiği, meditasyon anında salgılanan hormonlar dolayısıyla bazı zihinsel ve fiziksel zorluklarla karşılaşabildiği görülmüştür. Amerikalı Zen Ustası Philip Kapleau, ‘makyo’yu ”zihnin derin katmanlarından stresli deneyimlerin yükselmesine sebep olan bir eşelenme ve temizlenme süreci” olarak tanımlıyor.
Meditasyonun bazen fazla talepkâr ve yoğun olması nasıl etkiler bırakıyor?
Brown Üniversitesi’nde psikiyatri asistanı ve aynı zamanda bir psikolog olan Willoughby Britton ve iki meditatörün başlattığı bir dizi çalışma bittiğinde, çoğu hayatları boyunca 10 bin saatten fazla meditasyon yapmış 60 Budist meditatörden, meditasyon esnasında yaşadıkları deneyimlerle ilgili ilginç sonuçlar elde edilmişti. Araştırmacılar, bilişsel, algısal, duygusal (ruh halleriyle ilgili), somatik, konatif (motivasyonla ilgili), kendilik duyumu ve sosyal anlamda olmak üzere 59 çeşit beklenmedik veya istenmeyen deneyim tespit ettiler. Kaygı ve korku, seğirme, uykusuzluk, kişinin kendi duygularından tamamen uzaklaşması hissi, ışık veya sese karşı aşırı duyarlılık, zaman ve mekanda bozulma, mide bulantısı, sanrı, sinirlilik ve eski travmaların tekrar yaşanması; ifade edilen bu deneyimler arasındaydı. Aynı üniversitede Din Çalışmaları Profesörü olan Jared Lindahl çalışmayla ilgili fikrini ”Bir şeyin sadece olumlu ve faydalı olması onun daha geniş anlamdaki etkilerini gözetemeyeceğimiz anlamına gelmez.” şeklinde ifade ediyor.
Araştırma ilerleyen aşamalarda olumsuz ya da ağır deneyimlerin ortak noktalarına odaklanarak meditasyonun terapi yöntemlerinde kullanılma şekilleri için önemli veriler sağlamayı amaçlıyor.
Kaynak: Quartz